Sabahın seherinde seyrân ederken
Öter garip bülbül güle zâr oldu
Açılmış goncalar dostun bağına girerken
Gülünü dersem nice olur dermesem işim zâr
Bülbüller feryâd eder bağı gülistanda
Bir haber almadım ol güzel yârdan
Sen bizi kurtar cânânım bu dârdan
Gülünü dersem nice olur dermesem işim zâr
Cem olup geldiler üçler yediler
Aşkın bâdesini bize verdiler
Elli yedi bin âşık o gülü derdiler
Dersem gülü nice olur dermesem işim zâr
Sen oldun bütün âşıkların zârı
Yaramın Lokman’ı o güzel hani
Arayıp gezerim bütün cihânı
Dersem gülü nice olur dermesem işim zâr
Garip bülbül gibi ermişiz zâra
Sen beni düşürdün aşk ile nâra
Mansur ‘ene’l-Hak’ demiş durmuş dâra
Dersem gülü nice olur dermesem işim zâr
Akgül ile kırmızı gül destesine
Yüzümü sürsem Muhammed’in postuna
Senden imdâd olmasa benim hâlime
Dersem gülü nice olur dermesem işim zor
Bülbülün feryâdı aşk ile zârı
Eridi kalmadı dağların karı
Âşıklar terk eder büsbütün varı
Dersem gülü nice olur dermesem işim zâr
Garip bülbül gibi düşmüşüm zâra
İmdâd eyle sen bizi yakma dahi nâra
Efendim sultanım yetir bizi dîdâra
Dersem gülü nice olur dermesem işim zâr
Sabahın seherinde ey cânım erdim
Açılmış gonca güllerini derdim
Aşkından ey güzel bülbüle döndüm
Dersem gülü nice olur dermesem işim zâr
Kemter Yusuf dertli hicrâna saldın
Nice kimselerin destinden aldın
Hayber kalesine Zülfikarı çaldın
Dersem gülü nice olur dermesem işim zâr